77 yaşında hayata gözlerini yuman değerli insan 1945 yılında Adana Yatılı Lisesi’ni bitirmiştir. Kendisini yetiştirmiş zeki ve çok kültürlü bir insandı. O yıllarda katılmış olduğu İnönü Planör Kursu’nda yaşadığı büyük heyecandan sonra psikolojik bir rahatsızlığa yakalanmış ve bu rahatsızlığı yedek subaylığı döneminde iyice belirginleşmiştir.Yıllardan beri çektiği bu hastalık Karamanlıları ve ailesini her zaman çok üzmüştür. Merhum Muammer Baran, karaman eşrafından hacı Hasan Baran ve Fatma Şeküre Baran’ın dördüncü çocuğudur. Karaman belediye başkanlarından merhum İbrahim Baran - Müzeyyen Yağcı - Muazzez Selçuk ve emekli öğretmenlerimizden Mukaddes Güzelant’ın kardeşidir. Hasan isminde bir oğlu olan merhumun cenazesi 30 nisan 2004 cuma günü onbinlerce hemşehrimizin katıldığı çok az kişiye nasip olan bir törenle defnedilmiştir. MUAMMER ABİ - Türkan GÜLEÇ ”İnsan sevdiklerinden kaçını kaybederse o kadar kez ölür” der bir atasözü. Kaybetmek ille de ölüm olmayabilir. Dönüp arkamıza bir baksak yaşam boyu kaç kez kimler için öldük kimbilir. Gerçek ölüm ise dönüşü olmayan bir yol, özlem, acı keşke…ler olmalı. Ölüm denince gözümüz önüne karabulutlar gelir, oysa pek sevmem siyahı. Siz hangi rengi seversiniz bilmem ama o hep kırmızıyı sevdi. Kırmızılarla bezenmiş. bisikleti, elinde kırmızı yapma çiçekler ve kırmızı giysileriyle renklendirirdi Karaman’ın sokaklarını. Günün hangi saatinde olursa olsun onunla Karşılaşılırdı. O hep vardı, o her yerdeydi çünkü. Biz ortaokul ve liseyi okurken hiç aksatmadan her istiklal Marşı okunacağında okulun bahçe duvarında hazır ol vaziyetinde bizimle söyledi marşımızı. Zorlandığımız ödevlerimizi sorardık ona, o hep bilirdi ve uzun uzun yanıtlar verirdi. Edebiyat hocamız merhum Melik Bey Faruk Nafiz’in Han Duvarları şiirini ödev olarak verdi, tahlil edeceğiz. itiraf etmeliyim ki, birazda gırgırına ona sorduk. Önce şiiri baştan sona okudu eminim pek çok edebiyat öğretmeni o şiiri ezbere okuyamaz. Sonra şiirin tahlilini yaptı. şok olduk. Niye şok olalım ki aslında o bir öğretmendi. Kadriye ablamın sınıf arkadaşı, Kevser ablamın da Fransızca öğretmeniydi. Doğaldır ki hepimizin onunla ilgili pek çok anısı vardır. Çünkü Karaman’da dört kuşak onu tanıyarak yaşadı. O, yaşantımızda, düğünde, bayramda, törenlerde, çarşıda, pazarda… hep vardı, hep vardı.Boynundaki kocaman saat çalışmazdı ama o hep o saati taşırdı. Oysa onun için zamanın önemi yoktu ki artık. Günlerden ne, ayın kaçı, saat kaç ne anlamı vardı ki… O sadece yaşıyordu işte… Hem de efendiliğinden, nezaketinden, bilgeliğinden hiç bir şey kaybetmeden. Zaman oldu aşağılandı, horlandı, alay edildi onunla ama o hiç kimseye kabalaşmadı.
Karaman Haber 70
Yayınlanma: 17 Ağustos 2008 - 22:21
Güncelleme: 17 Ağustos 2008 - 22:21
Renkli kişiliği ile gönüllere yerleşen Muammer Baran abimiz
Karaman Haber 70
17 Ağustos 2008 - 22:21
Güncelleme: 17 Ağustos 2008 - 22:21
77 yaşında hayata gözlerini yuman değerli insan 1945 yılında Adana Yatılı Lisesi’ni bitirmiştir. Kendisini yetiştirmiş zeki ve çok kültürlü bir insandı. O yıllarda katılmış olduğu İnönü Planör Kursu’nda yaşadığı büyük heyecandan sonra psikolojik bir rahatsızlığa yakalanmış ve bu rahatsızlığı yedek subaylığı döneminde iyice belirginleşmiştir.Yıllardan beri çektiği bu hastalık Karamanlıları ve ailesini her zaman çok üzmüştür. Merhum Muammer Baran, karaman eşrafından hacı Hasan Baran ve Fatma Şeküre Baran’ın dördüncü çocuğudur. Karaman belediye başkanlarından merhum İbrahim Baran - Müzeyyen Yağcı - Muazzez Selçuk ve emekli öğretmenlerimizden Mukaddes Güzelant’ın kardeşidir. Hasan isminde bir oğlu olan merhumun cenazesi 30 nisan 2004 cuma günü onbinlerce hemşehrimizin katıldığı çok az kişiye nasip olan bir törenle defnedilmiştir. MUAMMER ABİ - Türkan GÜLEÇ ”İnsan sevdiklerinden kaçını kaybederse o kadar kez ölür” der bir atasözü. Kaybetmek ille de ölüm olmayabilir. Dönüp arkamıza bir baksak yaşam boyu kaç kez kimler için öldük kimbilir. Gerçek ölüm ise dönüşü olmayan bir yol, özlem, acı keşke…ler olmalı. Ölüm denince gözümüz önüne karabulutlar gelir, oysa pek sevmem siyahı. Siz hangi rengi seversiniz bilmem ama o hep kırmızıyı sevdi. Kırmızılarla bezenmiş. bisikleti, elinde kırmızı yapma çiçekler ve kırmızı giysileriyle renklendirirdi Karaman’ın sokaklarını. Günün hangi saatinde olursa olsun onunla Karşılaşılırdı. O hep vardı, o her yerdeydi çünkü. Biz ortaokul ve liseyi okurken hiç aksatmadan her istiklal Marşı okunacağında okulun bahçe duvarında hazır ol vaziyetinde bizimle söyledi marşımızı. Zorlandığımız ödevlerimizi sorardık ona, o hep bilirdi ve uzun uzun yanıtlar verirdi. Edebiyat hocamız merhum Melik Bey Faruk Nafiz’in Han Duvarları şiirini ödev olarak verdi, tahlil edeceğiz. itiraf etmeliyim ki, birazda gırgırına ona sorduk. Önce şiiri baştan sona okudu eminim pek çok edebiyat öğretmeni o şiiri ezbere okuyamaz. Sonra şiirin tahlilini yaptı. şok olduk. Niye şok olalım ki aslında o bir öğretmendi. Kadriye ablamın sınıf arkadaşı, Kevser ablamın da Fransızca öğretmeniydi. Doğaldır ki hepimizin onunla ilgili pek çok anısı vardır. Çünkü Karaman’da dört kuşak onu tanıyarak yaşadı. O, yaşantımızda, düğünde, bayramda, törenlerde, çarşıda, pazarda… hep vardı, hep vardı.Boynundaki kocaman saat çalışmazdı ama o hep o saati taşırdı. Oysa onun için zamanın önemi yoktu ki artık. Günlerden ne, ayın kaçı, saat kaç ne anlamı vardı ki… O sadece yaşıyordu işte… Hem de efendiliğinden, nezaketinden, bilgeliğinden hiç bir şey kaybetmeden. Zaman oldu aşağılandı, horlandı, alay edildi onunla ama o hiç kimseye kabalaşmadı.
EDİTÖR
2003 yılında yayın hayatına başlamıştır. Karaman ve ilçerinden güncel haberlerin bulunduğu yerel tanıtım ve haber sitesidirç
İlginizi Çekebilir